Hiç bir zaman, AVM ruhunu iliklerine kadar hisseden bir insan olmadım ama bu durumun yüzde 40’ı her AVM’de “gerçek” lezzete sahip yemeklerle karşılaşmamış olmamdan da kaynaklanıyor olabilir.
Yemek için çok yol kat ettiğim gerçeği kabak gibi ortada çünkü.
Tadı damakta kalan lezzet için geri dönüp dönüp gidiyorum, giderim hep işte. read more
15. Time Out İstanbul Yeme İçme Ödülleri kapsamında “yılın en iyileri” dün akşam gerçekleşen törenle belli oldu.
Kazanan mekanlar ve isimler aşağıdaki gibi.
Time Out’un kazanan isimleri sitesinden ya da sosyal medya hesaplarından da hiç paylaşmaması ilginç gerçekten. Tabii Time Out haricinde de, ödül kazanan mekanlar niye bu sevinçli haberi hiç bir yerden yazmazlar, bu da baya ilginç olan diğer konu. Zaten mekanların sosyal medya kullanımlarına hastayım. Profillerinde adres, telefon numarası yazmayan mekanlar var işte hala.
BLENDED: YAŞASIN YEŞİL İÇECEKLER
Yeşilliklerle meyveleri karıştırarak hazırlanan lifli yeşil içecekleri ve badem sütlerini üyelik sistemi ile her sabah taze olarak teslim eden Blended, ilk mağazasını “Bitki Mutfağı” konseptiyle Maçka’da açtı. Mevsimin sunduğu tüm sebze ve bitkilerle hazırlanan lezzetli ve taze karışımlar Blended Store Bitki Mutfağı’nda sizleri bekliyor. Doğanın ve vücudun kendini iyileştirme gücüne inanarak yola çıkan BLENDED mağazasında yeşil içeceklerin yanı sıra günlük olarak üretilen bitkisel yiyecekleri de bulabilirsiniz.
Yıl 2012.
Datlı Maya ile ilk kez, bir öğle arasında, yaz mevsimi için oldukça sıcak olan mekanında lahmacun yemeye teşebbüs ederek tanışmıştım.
Eee bayıldım. Hem atmosfere hem o gün için gözümün kaldığı diğer yemeklere…
O zamandan beri “elimin altındaki mekanlar” listesinde yer almakta. Cihangir’e yakınsam mutlaka bir uğrayıp, pide ve günün sürpriz yemeğini patlatmak isterim. read more
Her yıl açılan o şahane ya da şahane olmaya çalışan mekanları önümüzdeki sene de görür müyüz bilinmez ama bazıları bana bu yıl baya keyifli zamanlar yaşattı.
“2015 best nine” uygulaması sayesinde Fooduristik’in instagram hesabında en çok like alan fotoğraflar karşıma döküldü. İçlerinde gitmeyi en çok sevdiğim yerler ve çok daha fazlası var. Kısaca benim için yılın özeti şöyle olmuş;
Üçüncü dalga kahveleri, akımları bir çırpıda bağrımıza basışımız daha dün gibiyken, sıra aynı şefkat ve ilgiyi çay için de göstermeye geldi.
Yıl 2015-16 civarındayken çay, kahve gibi yeni bir akımla değil de olduğu gibi, evdeki gibi geldi karşımıza.
Tamam küçük çaplı değişimler olmuş olabilir. Özel harmanlar, yeni tatlar, “çayımı içmeden kendime gelemiyorum” cümlesinin hakkını veren karışımlar…
Bu değişime ayak uydurmak için ise uzmanlığını ve iddiasını ortaya çay konusunda koyan markalara şans vermekle başlayabilirsiniz / başlayabiliriz. read more
“Bu kahvaltıdan her zaman isterim” cümlesini bir mekan için kurmuş olsam da, kahvaltıyı her zaman isteyebileceğimden ötürü bir kısır döngüye girmiş olmam olası.
Tuğçe’nin önerisiyle gittiğimiz Moda’da yer alan Hang Cafe, her gün isteyebileceğim bir kahvaltı ve beklentimin üstünde bir lezzetle karşıladı beni. İşin kötüsü hep gitmek isteyeceğim artık ama Avrupa Yakası’ndan Anadolu Yakası’na geçmek benim için ne kadar da yorucu haberleri yok, hafta sonu sabahın körü saatler hariç tabii.
Mekanın kahvaltı menüsü bence oldukça iddialı.
İşin iddiası ise şurada; acayip yüksek ücret ödenen mekanlarda bu kahvaltı çeşitlerine rastlanabilir elbette ama Hang Cafe gibi samimiyeti yüksek ve daha makul ücretli yerlerde alışkın olmadığımız türden olunca iddialı geliyor işte. read more
Son zamanlarda Nişantaşı Topağacı’nda açılan kaçıncı mekana acaba? Neyse ki heme hemen her açılan mekan, kendini sevdirecek ve müdavimi yapacak özelliklere sahip.
Bunlardan biri de, Sixty Beans.
Burada hem üçüncü nesil kahve akımının örneklerini, hem de Türkiye’de ilk defa sunulan galetler ve krepleri bulabilirsiniz. Ayrıca ben daha denemedim ama cheesecake ve tiramisu konusunda da çok iddialı olduklarını söylüyorlar. Bakalım! read more
Beyoğlu’nun eski görkemli günlerinde yaşayan, İstanbul hayatının anılarında her zaman baş köşede yer alan ünlü restoran Rejans, 360 Entertainment Group tarafından tekrar hayata geçiriliyor. İçindeki tarihi kokusunu ve her köşesine yerleşmiş olan anılarını kaybetmeyen eskinin Rejans’ı, eski kimliği ve yenilenmiş mimarisi ile müdavimlerine kavuşuyor. read more
Üçüncü dalga kahve her yanımızı hızla sararken, dalgalarla sörf yapmaya çalışmak da ata sporumuz olduğu için bu durumu büyük ustalıkla yaşadık tabii.
Kahvenin en iyisini aramak ve içmek için mücadele vermemiz de bundan ötürü kuşkusuz.
Bu mücadelede haklı kazanımlar etmeye başladığım ortada. İşte onlardan biri de “elimin altında olsa her zaman içerim” dediğim Twins Coffee Roasters.
Trendlerden, gündemi ilgilendiren yeniliklerden uzak ve sanki sadece müdavimi olalım diye açılmış dört mekan!
İstiklal Caddesi üzerinde yer alan ve yıllardır “Nereye gitsek?” sorusunun değişmez cevaplarından bu mekanlar iyi ki varlar. Açıldıktan kısa bir süre kapanan trend mekanlara inat bizi ne güzel ağırlıyorlar.
Biraz oturup düşününce (tamam, ben de düşündüm ama çok değil) bu listeyi belki biraz daha uzatabilirsiniz ama benim keyifli vakit geçirmek için tercih ettiğim ilk dört mekan şöyle;
“Her mevsim dondurma” mottosunu marketlerdeki Algidalarla hayata geçiriyordum bir ara, pek çok kişi gibi. Güzel günlerdi de, lezzetinde eksik olan şeyleri, işin güzelini tadınca daha da iyi anladık ve “Algida da neymiş” demeye başladık işte.
Ee, tamam ne yiyelim o zaman? Marketlerde çok daha yüksek ücretlere satılan o minnoş kutulu olanlar da yoklukta gidiyor tabii ama butik dondurmacılar gibi olmuyor ne de olsa.
O yüzden rotayı fazla adres aramakla uğraşmadan, Dondurmino ‘Gelato’ Karaköy’e çevirelim. Favori dondurmacılar listeme yüksek bir sıradan giriş yaptı. Tabii “öldüm, bittim o neydi öyle” durumu olmadı ama damağı yormadan tadında bir dondurma yedim diyebilirim.
Şehrin içinde yöresel kahvaltı noktaları arayışım hiç bitmeyecek belli ki. Masayı organik ve “taze” ürünlerle donatma kısmı baya ilgimi çekiyor elbette.
Açık büfe kahvaltıdan uzak durup, masanın sığdığı kadar lezzetle donatıldığı ya yöresel ya da göz-mide doyurmasıyla ünlü mekanlara rotayı çevirmeye devam.
Ya bir de, azıcık konu dışı ama, şöyle köylere, bir yerlere gittiğimizde önümüze kahvaltı diye otel menüsü getirmeseler keşke. Abiler – ablalar bilmiyor ki, biz o fabrikasyon halden kaçıp gelmişiz, o hala kibrit kutusu kadar market peyniri veriyor bana.
Son zamanlarda ayaklarımın koşa koşa gittiği tek mekan!
Grandma, nefis tatlıları, güler yüzlü servisi ve sakin ortamı ile yeni nesil mekanların şahı olmaya devam ediyor. Yemekleri de pek leziz ama tatlı menüsü başlı başına müthiş. Özellikle bademli ve çikolatalı fırında kruvasan puding, son zamanlardaki en favori tatlım.
İş yeri Osmanbey – Bomonti tarafında olanlar için bu civarda açılan her yeni mekan bulunmaz nimet sayılmaya başlanıyor tabii.
Etraftaki yeme- içme yerlerini bitirip, ezbere dönmüşken pizzacılar, kahveciler imdadımıza yetişti.
Son zamanlarda açılan tüm bu mekanlar “yeni nesil kafasında” olduğu için de ayrıca sevinçliyiz.
