Netflix’in Yeni Filmi Don’t Look Up Hakkında Kısa Notlar

Sahip olduğu oyuncu kadrosuyla, daha yayına girmeden hem çok konuşuldu hem de eleştirildi. Kimler vardı: Meryl Streep,  Leonardo DiCaprio, Jennifer Lwarence, Ariana Grande, Cate Blanchett, Tyler Perry, Jonah Hill, Timothée Chalamet…

Ön yargım ise şuydu: bu kadar döneminin en çok konuşulan ismi yan yana geliyorsa, hikaye “tırt” olabilir. 24 Aralık Cuma günü Netflix’e gelen Don’t Look Up filmi hakkında kısa notları aşağıya ekliyorum.

Yönetmen Adam McKay’in dünyamıza doğru hızla bir mega kuyruklu yıldızı konu alan bilimkurgu hicvi, acı verecek kadar yavaş ilerliyor. Neyse ki, birtakım değişiklikler/ilerlemeler ve birinci sınıf oyuncu kadrosu (Leonardo DiCaprio, Jennifer Lawrence, Meryl Streep, Cate Blanchett ve Timothée Chalamet dahil), hikayenin ışıl ışıl parlayan kısmını oluşturmaya yetiyor.

Don’t Look Up Filminin Konusu

Cesur astronomi öğrencisi Kate Dibiasky (Jennifer Lawrence; bayıldım ona) dünyaya yaklaşmakta olan kuyruklu yıldızı fark eder ve yaklaşık altı ay içinde bu durumun Dünya’nın sonunu getireceğini hesaplar. Bilgileri, endişeli profesörü Dr Randall Mindy ile paylaşıyor (DiCaprio, güzel yüzünü kötü sakalının arkasına saklıyor).

Teddy Oglethorpe (Rob Morgan) karakteri ile birlikte muhteşem üçlü olarak, Beyaz Saray’ı bu şok edici haber konusunda uyarmaya çalıştıklarında, Başkan Janie Orlean (Streep) için halkı korumanın birinci öncelik olmadığını anlarlar. Randall’ın “seksi bir bilim adamı” olarak yeni imaja kavuşmasını sağlayan makyajdan sonra, o, Kate ve Teddy, Janie’nin yasaklamasına rağmen, dünyayı bu konuda bilgilendirmek için medya kampanyasının parçası olurlar.

Bu arada, bu hikayenin iniş ve çıkışlarında karşımıza çıkan şu karakterler de cuk olmuş. Başkanın kibirli oğlu Jason (Jonah Hill) ve yine başkanın zengin, Elon Musk benzeri iş adamı müttefiki Peter Isherwell (Mark Rylance) ile birlikte ortalama insanları küçümsedikleri için bu bilim insanlarına saldırır. Janie’nin mantrası: “Don’t Look Up / Yukarı Bakma”.

Cate Blanchett ve Tyler Perry

Bir de; kusursuz, şehvetli, “muhafazakar” sabah haberleri sunucusu Brie (Cate Blanchett) var. İlk başta Blanchett olduğunu anlamak güç oldu. Yarattığı karakteri sevdim.

Jonah Hill’in canlandırdığı karakter Jason ile Jennifer Lawrence’ın canlandırdığı Kate’in atışmalarına da bayıldım.

Aynı şekilde, Kate ve Timothée Chalamet’in canlandırdığı Yule karakteri ile arasındaki sahneler de öyle. Yule, Kate’in olduğu gibi davranan hayran olan görünüşte nihilist bir emo serseri. Chalamet’in normalde parlak saçları bu filmde o kadar yağlı ki…

Janie-Peter

Bununla birlikte, bu filmdeki tüm tuhaf çiftler arasında en unutulmazları Janie ve Peter. Yakınlıkları platonik ama ürkütücü derecede yoğun. Peter, acayip bir karakter. Tam Amerikan Başkanı Janie için biçilmiş kaftan.

Bu arada Peter, özellikle 2021’de telaffuz edilen 21. yüzyıl trendinin bir parçası. Nöro diverjan karakterler, artık kötü adamlar, kahramanlar veya ikisinin arasında bir şey olarak ana akım ve bağımsız filmlere rutin olarak hükmediyor.

Don’t Look Up Gerçekte Ne Anlatıyor?

Yönetmen Adam McKay, The Big Short filminde; popüler film yıldızlarını ve öfkeli monologları kullanarak sinema izleyicilerini konut krizi hakkında eğitmeye girişerek, katıksız bir zafer elde etmişti. Bu film ise keyifli bir kara komedi olarak kalıyor sanki. İki filmi karşılaştırmak için söylemiyorum tabii…

McKay, sosyal medya, teknoloji, küresel ısınma, “ünlü” ve genel olarak insan varlığı hakkında anlayışlı olmayı hayal eden komedi-dram türündeki içgüdülerin bir karışımı olan “Don’t Look Up” ile çok fazla geniş bir alana yayılıyor.

Filmin en önemli yanlarından biri; bu iyi oyuncuları aynı sahnede izlemek. Bir sahnede Leonardo DiCaprio, Ariana Grande, Cate Blanchett, Tyler Perry ve Jennifer Lawrence yan yana oturuyor mesela.

Bir başka oda da ise Leonardo DiCaprio, Meryl Streep, Jennifer Lawrence ve Jonah Hill çıkıyor karşımıza.

Filme ilgili okuduğum bir eleştiri yazısından şu cümleyi çekip alıyorum;

“Dozu kaçan komediyle ciddiyeti olmayan 145 dakikalık bir Saturday Night Live taslağı gibi”. Ben, yerden yere vurmuyorum bu filmi ama ikinci yarıda sürekli espri yapma isteğinin artması ve karakterlerin hepsinin bir komedi unsuruna dönüşmesi ucundan kıyısından bu cümleyi desteklememi sağlıyor.

Be the first to comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir