Wes Anderson filmlerinin zarif ve eşsiz kompozisyonun en önemli parçalarından biri de; elbette ki mekanlar / konumlar. Hikayelerinin içine yerleştirdiği mükemmel “resimler” her filmde kendine hayran bırakıyor. O ilham verici sahnelerden bazıları stüdyo ortamında çekilirken, bazıları da seyahat rotası yapmaya sebep olacak şekilde ulaşılabilir ve görülebilir. Estetik açıdan insanı baya bi’ etkileyen bu filmleri ya da birkaçını izlememiş olsanız bile, bir yerden başlamak için iyi bahane olabilir.
Moonrise Kingdom | Jamestown
“Moonrise Kingdom” daki Suzy Bishop’ın evinin dış kısmını yukarıda görüyorsunuz. Çekim yeri olarak Amerika’nın Jamestown şehri kullanıldı. Ev, Conanicut Adası’nın en kuzey ucunda bulunuyor ve açık adresi ise; 64 North Bay View Dr, Jamestown, RI 02835.
“Moonrise Kingdom” filmindeki plajdaki ünlü sahnesini hatırlıyorsunuzdur. Burası Suzy ve Sam’in gizli kamp alanı. Moonrise Kingdom filminin çoğu Rhode Island’da çekildi. Daha spesifik adres olarak Jamestown şehrinde yer alan olduğu Conanicut Adası.
Tepeden görünümdeki küçük arazi şeridi Newport ve Kingston şehirleri arasında yer alıyor. Koy, Conanicut Adası’nın ucundaki Fort Wetherill State Park’ta bulunuyor.
The Darjeeling Limited | Hindistan
The Darjeeling Limited ile seyahatlere devam. Hindistan’da hareket eden bir trende geçen film; Jodhpur, Jaisalmer ve Udaipur şehirlerinin manzaralarını sunarken, Rajasthan’daki çöllere ve daha küçük yerleşim yerlerine götürüyor. Udaipur’un güneyinde Zawar’daki tren istasyonunu ve Jodhpur’un kuzeyindeki Osian’daki durakları hatırlayın.
Eğer bunun gibi bir trende unutulmaz bir yolculuk planlıyorsanız, Royal Rajasthan isimli lüks turist trenine göz atabilirsiniz.
Bu filmin yer aldığı bir başka liste ise; “Son 50 yılda çekilen en sevdiğim seyahat filmleri”
The Royal Tenenbaums | New York
2001’de Royal Tenenbaums filminin çekimleri için ekip New York’a gitti. Tenenbaum aile evinin kurgusal adresi; 111 Archer Avenue iken, gerçek lokasyonu ise; New York-Harlem’de 144. caddedeki 339 Convent Avenue’da yer alıyor. Bina, sadece Tenenbaum evinin dış kısmı için kullanıldı.
Filmde gördüğümüz diğer lokasyonlardan bazıları; Central Park Hayvanat Bahçesi ve Forest Hills’de bulunan The West Side Tennis Kulübü.
The Life Aquatic with Steve Zissou | Ponza Adası – İtalya
Film, su maceralarıyla ilgili olduğundan, iç mekanların yanı sıra muhteşem mavi sulara da sahip. Filmin çoğu Roma’daki ünlü Cinecittà stüdyolarında çekilmiş. Kurgusal Pescespada Adası’nın çekimleri ise Anzio’nun (İtalya’da bir kent) yakınındaki ada Torre Astura’da gerçekleşti. Daha, Steve Zissou ile Ponza Adası çevresine yolculuğa da çıkacağız. Port-au-Patois olarak geçen yerin çekimleri Ponza Adası’nda gerçekleşmiş.
“İtalya’da geçen ilham verici filmler” için önerilerimi de buraya bırakıyorum.
Rushmore | Teksas
Yönetmenin ikinci uzun filmi Rushmore, memleketi Houston, Teksas’ta çekildi. Max’in (Jason Schwartzman) okulu, Rushmore Akademisi aslında Anderson’ın okuduğu okul St John. Wes Anderson da filmdeki karakter Max Fischer gibi St. John’un artık yıkılmış olan Hoodwink Tiyatrosu’nda oyunlar sergilemiş.
The Grand Budapest Hotel – Almanya
Filmdeki otel, kurgusal Doğu Avrupa ülkesi Zubrowka’da yer alıyor. Çekimler ise Almanya’da gerçekleşti. Otelin sabit dış cephesi için ise Çekya’daki Karlovy Vary’de yer alan Grandhotel Pupp modellenmiş. Otelin lobi ve iç kısmı için ise Almanya’nın Görlitz şehrinde yer alan Görlitzer Warenhaus’dan ilham alındı.
Filmde, pek çok sahneye ev sahipliği yapan bir başka Almanya şehri ise Dresden. Mesela; Mendl’s pastanesinin çekim yeri süt ürünleri satan Pfunds Molkerei. Filmin kendisi Almanya’nın Görlitz şehrinde çekilmiş olmasına rağmen, film kasabasının ortamı ve hissi aslında Çek Cumhuriyeti’ndeki Prag şehrinden ilham aldı.
Hotel Chevalier – Paris
Ah! Paris’teki çarpıcı Hotel Raphaël, Wes Anderson’ın 13 dakikalık kısa filmi Hotel Chevalier’in ve daha pek çok filmin yeri oldu. Champs-Élysées ve Arc de Triomphe yakınlarındaki bu 5 yıldızlı otel, lüks odaları ve Paris’in eşsiz panoramik manzaraları ile romantik bir buluşma için mükemmel bir ortam. Dışarıdan binanın fotoğrafını çekme seçeneğini de ekliyorum.
The French Dispatch – Fransa
2020 yapımı bu filmiyle, Fransa’ya dönüş yaşanıyor. Ekip çekim için Fransa’nın batısındaki Angoulême şehrine gitti. Küçük ve nispeten belirsiz olan bu şehir, şaşırtıcı bir seçim mi, değil. “Ennui-Sur-Blasé” isimli kurgu şehir için seçilen bu şehre, fotoğraflardan bile bayıldım.
Wes Anderson, verdiği bir röportajda çekim setini şöyle anlatıyor; “Ménilmontant, Belleville veya Montmartre gibi Parisli bir alan bulmak için uğraştık. Angoulême güzel bir mimariye sahip. Merdivenleri, köprüsü ile Eski Kent gerçekten iyi korunmuş. Ayrıca, burası gerçekten sessiz, bu yüzden bir film yapmak için ideal.”
İç çekimler Gond-Pontouvre civarında gerçekleşirken, rue de Bélat; eski bir gazete satıcısını gördüğümüz yer oldu, Cathédrale Saint-Pierre’in önü ise eski bir meydan olarak karşımızda. Hôtel Le Saint Gelais ise ekibin ikinci evi olmuş. Wes Anderson’ın buraya olan düşkünlüğü yüksekmiş.
Filmi heyecanla bekliyorum!