5 Eylül’de başlayan ve 1 Kasım’a kadar devam edecek olan İstanbul Bienal’i ( Tuzlu Su ) için mutlaka uğramanız gereken mekanların listenizi çıkarmışsınızdır diye düşünüyorum.
Şehrin farklı yerlerine dağılmış olan Bienal için oradan oraya koştururken yemek yemeyi ve çay-kahve içmeyi de ihmal edemeyeceğimiz ortada.
İşte Bienal mekanlarının civarında yer alan ve keyifli vakit geçirebileceğiniz noktalar.
Mekanların bilgisine üzerindeki linklerden ulaşabilirsiniz.
Bienal sırasında uğrayabileceğiniz 21 mekan:
BEYOĞLU
Beyoğlu bölgesi için liste şöyle;
- Arter‘e uğrayacaksanız RAVOUNA 1906 TERRACE biçilmiş kaftan olabilir. Akşam üstü saatlerine denk getirip kalabalık bastırmadan ve gün batmadan terasın keyfini çıkarın.
- İstiklal Caddesi üzerinde yer alan FLO Binası’ndaki ( Anadolu Pasajı ) Bienal gezinizin öncesi ya da sonrasında uğrayabileceğiniz en isabetli yer Urban olacak. Burası tam da kültürel – sanatsal bir etkinlikten çıkıp uğrayacağınız ayarda bir mekan.
- Eğer Urban sizi kesmezse Çin Büfe ya da Hayvore verelim size. Hayvore kısmına mutlaka ibaresi ekleyebilirim.
- Özel İtalyan Lisesi, başlı başına Bienal diye bize yutturulabilecekken, oradaki işlere de şöyle güzelce incelemek bonus olacak kuşkusuz. Geziden sonra uğrayacağınız mekan önerisi ise Kafe Ara. Kalbimiz hep orada zaten.
- Hazır oralara kadar gitmişken Cezayir’i görmeden olmaz. Yenilenen hali ise efsane duruyor. Cezayir çıkışı Müz’e uğramayı unutmayın. Hemen yan tarafı zaten.
- Masumiyet Müzesi’ne çevirdik rotayı. Gördüğünüz gibi Bienal her yere dağılmış durumda ama hep yürüme mesafesi her yer işte. Masumiyet Müzesi’ne uğramadan önce Cuma‘da bir tatlı ve kahve ikilisine hayır demezsiniz herhalde.
- Pera Müzesi’ne geldik(m). Hava hala sıcaksa Büyük Londra Oteli‘nin terasına uğramak ve azıcık manzaranın tadını çıkarmak isabetli olacaktır. Sonrasında biraz Asmalı Mescit tarafına doğru yürüyüp Helvetia‘da ev yemeği patlatabilirsiniz. Ya da Fıccın‘a ne dersiniz? Odakule tarafına çıkıp Divan Brasserie‘ye de geçilebilir.
- Yoruldunuz mu? Yoo, hayır! Sırada Adahan Otel var. İyi ki de var. Ne güzel bir yer. Geziyi Adahan Otel’in sarnıcındaki video gösterimiyle tamamladıktan sonra hemen karşısında yer alan Sahrap Pera‘ya geçmenizi öneririm. Karidesli Humus’u denemenizi ise şiddetle tavsiye ederim. Kahve için yan tarafa alalım sizi. Ya Noir Pit Coffee ya da Drip Coffeeist mükemmel olur.
- Ben yoruldum. Bienal’i ikinci plana atıyorum ve hem internetinin oluşu hem Robinson Crusoe‘nin varlığından ötürü hem de keyifle takılabileceğim en minnoş yer olduğu için Salt Galata‘da uzun bir süre geçirmeyi planlıyorum.
- Yeni bir gün ve yine Bienal için yollara düşmeye hazırım. En sevdiğim yerlerin başını çeken Galata Özel Rum İlköğretim Okulu’na gidiyorum koşa koşa. Çıkışında tabii ki Karaköy‘ü kucaklamaya hazır hale geldim. Dandin ve Filbooks arasında karar verip, birinde soluklanacağım. Size de tavsiye edilir. Arda Türkmen’in Mükellef‘i de denenebilir ayrıca.
- Hop, İstanbul Modern‘e geçtik. Yemekler için Modern’in mutfağından başka bir yeri düşünmemek gerek. Manzaraya karşı oh mis.
Balat
Beyoğlu güzergahı bitti gibi, Bienal broşüründen takip ediniz adım adım.
Bienal’in Balat ayağında ise rotayı Küçük Mustafa Paşa Hamamı’na çevirelim gözleri. Forno Balat lahmacun ve pide için uğranabilecek yerlerden.
Adalar
Yaşasın, Adalar’a gitmek için bir sebep daha çıktı. Bienal mekanlarından olan Splendid Palas Oteli’ni keşfetmek için yeni bir bahane. Cafe Spitz, müdavimlerini bekliyor.