2 Şubat’ta vizyona girecek olan The Teachers’ Lounge hakkında kısa notlarımı aşağıya ekliyorum. Film, 2024 Yabancı Dilde En İyi Film Oscar adaylığına sahip. Filmi heyecanla bekliyordum, basın gösteriminde izleyeceğimde de aynı heyecan sürdü. Filmden çıkınca da duygularım hala yüksekti.
İzlememin üzerinden bir gün geçtikten sonra durumlar çok değişmedi. Sadece tutkumun yoğunluğu şekil değiştirdi.
Öncelikle film şunu yaptı; başladığı andan itibaren arkada gerilim tadında çalan müziği eşliğinde ve hikaye anlatımıyla son sahneye kadar içine alıp sarmalayacak bir düzenek kurdu.
Bu yüzden de durup düşünmeye zaman bırakmadı, o atmosferden çıkmak ne mümkündü.
****Yer yer ufak spoiler içerebilir***
The Teachers’ Lounge Filmi Hakkında Kısa Notlar
Bir gerilim filmindeki temel ögeler yok The Teachers’ Lounge’da ama biraz sinir bozucuculuk dozuyla da birlikte gerilim hattında yürütüyor resmen.
Film, Almanya’da bir ortaokulda bir dizi küçük hırsızlık (para ve kalem) gerçekleşmeye başlıyor ve bunu kimin yaptığını ortaya çıkarmak için öğretmenler + okul yönetimi iş başında.
Her şeyden önce bu kadar sıradan bir suç bu kadar izlenesi bir anlatımla sunuluyor ya, buna içten içe bayıldım. Ortak yazar ve yönetmen İlker Çatak; etik değerlere, ırkçılığa, sadakate ve ilkelerinize bağlı kalmanın acımasız yönlerine değiniyor.
Öğretmen Olmak!
Film, konu detayı açısından müthiş benzerlik göstermese de, 2023 yılında izlediğim için gözümün önüne hemen Kuru Otlar Üstüne ve oradaki öğretmeni getirdi.
Performansına bayıldığım Leonie Benesch, kendini öğrencileri için elinden gelenin en iyisini yapmaya adamış bir öğretmen olan Carla’yı (Bayan Nowak) canlandırıyor. Sabır göstermek ve zorbalığı bastırmak konusunda kontrolü ele almayı başarıyor.
Carla akıllı ve kararlı bir karakter. Akıcı bir şekilde İngilizce ve aynı zamanda Lehçe konuşmakta; Polonyalı bir aileden geliyor ve kendi ötekiliğinden de biraz tedirgin olduğu anlaşılıyor.
Hırsızlık konusu araştırmaları kısmında da öğrencilerini defalarca savunmak zorunda kalıyor. Carla bu hırsızlık mevzusuna son vermek adına, masasına bir gizli kamera tuzağı kuruyor ve gücün kötüye kullanılması da dahil olmak üzere bu dramaya hızlı ve sessiz bir şekilde son vermeyi umuyor.
Carla gizlice dizüstü bilgisayarını kullanarak öğretmenler salonunu çekime alarak hırsızın okulda personelden (personelin oğlu da Carla’nın öğrencisi aynı zamanda) biri olduğunu keşfeder. Bu kadının daha sonra uzaklaştırılması (hiçbir zaman net bir itiraf olmamasına rağmen), kızgın, kırgın çocuğunun Carla’ya karşı bir fısıldama kampanyası başlatmasıyla sonuçlanır; meslektaşları dayanışma göstermek şöyle dursun, onun davranışlarında disiplinsiz ve profesyonellikten uzak bir şeyler olduğuna bir şekilde ikna olmuş durumdalar.
Carla; okulu, öğrencileri ve daha fazlasını kapsayan bir suçlama, şüphe ve ihanet bataklığının içine çekilir.
Bir Söylenti Paniğe Yol Açar…
Filmin sarsıcı bir olay örgüsü yok aksine yalın ama güçlü bir anlatımı var. Bir söylenti paniğe yol açar. Bencil bir kaygı, giderek büyüyen paranoyayı doğurur. Her şey birden alev almış gibi ilerler ve Carla hakikat, adalet ve haksız yere ortasına sürüklenen öğrenci için savaşır.
Carla’nın bu savaşı kahramanına işkence eden kaygı ve endişe nöbetlerine dönüşüyor. O, yüksek fikirli ama içe dönük bir karakter. Tüm gözlerin onun üzerinde olduğunun bilincinde ve bu yüzden seçtiği sözcükler oldukça kesin.
Yumuşak renklerle boyanmış bir filmde, çocukça izlenim veren büyük sarı yıldızlara sahip parlak beyaz bir gömlek filmin öznesi oluyor. Carla’nın kendinden şüphe etmeye başladığı anlarda bu bluz, gerçeği korkuyla, gerçeği kafa karışıklığıyla çarpıtan bir vizyonun merkezine dönüşür.
Özetle…
Riskler düşük gibi görünse de, The Teachers’ Lounge küçük bir ihlalin (veya reşit olmayan bir kişinin ihlalinin) sonuçlarının ne kadar ciddi olabileceğini ortaya koyuyor.
Film, bu öğretmenin mücadelesinin daha geniş anlamını sorgulamaya, yalnızca onun durumunu değil, aynı zamanda ona en şiddetli şekilde karşı çıkan öğrencilerin durumunu da anlamaya yönlendiriyor.
Film benim için heyecan verici ve nihayetinde akıldan çıkmayan bir noktada. Tabi sonlara doğru, dramatik etkinin gücünün azalmaya başlamasıyla olanın bitenin sonuçlanmasını beklemeye başladım ama genel olarak çok dolu doluydu!
