2023’ün, yüzeyin altında çalkalanma olurken, görünen tarafta ise görkemli hallerin söz konusu bir yıl olduğunu söyleyebiliriz. Yazarların ve oyuncuların grevleri pek çok yapımın ertelenmesine sebep olsa da, elimizdekiler bizi mutlu etmeye yetti gibi.
Peki, nelerden mutluluk duydum? “2023’ün en iyi dizileri” gibi bir başlıkla ilerlemek niyetinde değilim. (En iyi, en müthiş gibi başlıklar beni hep korkutuyor!)
2023’ün çok konuşulan, kalbimde yer edinen, merak edilen dizileri + bölümleri ekseninde bir içerik hazırlamak için kolları sıvadım.
Ve her zamanki gibi, muhtemelen bazı şeyleri kaçırdım. Olsun! Hayat kısa, dizi çok ve bu yüzden de yapacak bir şey yok.
**Listeyi hazırladıktan sonra instgaram’dan sizlerin de favorilerini öğrenmek için sorduğum soruya verdiğiniz cevaplar aşağıda. Benim listeme geçmeden önce güzel bir girizgah olsun.**
Beef (en çok oy alanlardan), Virgin River, Yosi the Regretful Spy, White Lotus, Succession, The Crown, All the Light We Cannot See, Tiny Beautiful Things, Greek Salad, Silo, The Bear, A Murder at the End of the World, The Marvelous Mrs. Maisel, The Morning Show, Shrinking, Daily Dose of Sunshine, Rain Dogs, Daisy Jones & The Six, Ted Lasso, Blue Eye Samurai
Beef / Netflix
2023’ün ilk aylarında izlediğim en çarpıcı yapımlardandı. Lau (Ali Wong) ve Danny Cho (Steven Yeun), öfkelerinin esiri olmuş bir şekilde yolları kesiştiğinde, korkunç seçimler bataklığına da düşmüş oluyorlar. Bu dizi Asyalı karakterler arasındaki sınıf farklılıklarını, aile kırgınlıklarını ve grup içi gerilimleri acımasız ama empatik bir anlatımla ortaya çıkaran bir iş.
Dead Ringers / Amazon Prime
Bir uyarlama olan dizi “Dead Ringers” 2023 için orijinal duruşuyla kanlı ve harika bir istisna konumunda. Jeremy Irons’ın başrolünde yer aldığı 1988 yapımı filmin uyarlaması olan dizide; cinsiyet değiştirilmiş versiyonunda ikiz jinekologları Rachel Weisz canlandırıyor. Bilimsel kibir eşliğinde; büyük paralara sahip ilaçlara çağdaş bir bakış açısı eklerken gerçekten farklı bir yeniden tasavvurunu hayata geçirmiş durumda.
Succession / Blu TV + TOD + Amazon Prime
Roy ailesi imparatorluğu gibi, Succession destanın son sezonu da hayatımıza + dünyaya hakim olmayı başardı. Nasıl kıydılar da, biz veda etmek zorunda kaldık. Tamam, hikaye artık belli bir noktaydı ama final bölümünü görünce sonraki süreçleri merak etmiyorum diyemem.
Dramanın final sezonunda; üst düzey yöneticiler arasındaki kavga alaycı bir şekilde tatmin edici ve son derece duygusal olmayı başardı. Para Roy’ların mutluluğunu satın alamadı ama sefaletleri paha biçilemezdi.
Rain Dogs / Blu TV
İnişleriyle + çıkışlarıyla izlemekten çok keyif aldığım bir diziydi.
Bekar bir anne ve kızının, günümüzün parçalanmış dünyasında (İngiltere’de geçiyor) geçinmeye çalışmasını konu alan bu karanlık drama, inanılmaz derecede orijinal ve otantik detaylara sahip. Daisy May Cooper, tahliye edildikten sonra kitap yazmaya çalışan seks işçisi, açık sözlü Costello Jones rolünde muhteşem. Kızı ile birlikte yollarda!
Keskin senaryosu, ilgi çekici performansları ve kara komedisiyle yeni bir ses getirmiş gibi dünyaya.
Lessons in Chemistry / Henüz bir platformda yok
Eksikleri + fazlalıkları olabilir ama izlemesi keyifli bir diziydi kesinlikle. Oldukça zeki bir kadın kimyagerin ataerkillikle savaşmak için bir TV yemek programını kullanmasının hikayesi. Bir kitap uyarlaması olan dizi, 50’li yıllarda geçtiği için büyüleyici bir tarzsa sahip.
Brie Larson’ın canlandırdığı karakter; duygusal zekası yüksek, eğlenceli, büyüleyici ve son derece yürek burkan inişler çıkışlara sahip bir garip romantizme sahip. Daha da iyisi, yalnızca bir köpeğin anlattığı bir bölüme yer vererek orijinal kitabı kesinlikle bir üst seviyeye çıkarmış durumda.
Dizi hakkında daha detay okumak isterseniz yazı burada.
The Bear / Disney Plus
“2023’te hangi diziler benim için takıntı haline geldi?” The Bear’ın ikinci sezonu kesinlikle öyleydi. Telaşlı, stresli, klostrofobik… Bazı bölümlerin tekrar tekrar izlenme potansiyeli çok yüksek. Ve her seferinde yeni detaylar yakalamak da. Bu dizideki herkese sarılmak istiyorum ve lezzetli patates cipsiyle taçlanan Fransız omletini de yemek istiyorum.
Reservation Dogs / Disney Plus
Dizi, Oklahoma’daki bir bölgede yaşamın güzel ve çarpıcı bir portresini sunuyor. İçinde bulundukları bu hayatı geride bırakmak için can atan bir grup gencin büyüme hikayesi olarak başladı, ancak devam eden iki sezon boyunca kapsamı daha da genişledi. Dizinin akışında, 1970’lerdeki gençlik yıllarını gösteren Dazed and Confused filmine saygı duruşu niteliğinde bölümler mevcut. Karakterlerin ileriye doğru bir yol aradığını görmek, izlerken kişinin kendini sorgulamasını sağlıyor.
A Murder at the End of the World / Disney Plus
Emma Corrin’in roman yazarı ve amatör dedektif Darby Hart’ı canlandırdığı dizi; bir milyarderin (Clive Owen) İzlanda’daki ücra köşede bir cinayeti çözmeye çalışmasını konu alan gizeme sahip. Teknolojiye olan bağımlılığımız nasıl bir tür ortak beyin yıkamaya dönüştü ve zenginlerin iklim değişikliğinin harap ettiği bir gezegene hazırlanırken nasıl daha da klanlaştığını izlemek, korkutucu ve merak uyandırıcı.
Yılın en iyi dizilerinden denemez belki ama merak uyandıran öğeleri yüksek olduğu için akıyor.
Somebody Somewhere / Blu TV
Bridget Everett’in dokunaklı komedisinin ikinci sezonu, birinci sezonun temalarına geri dönüyor ve konuyu derinleştiriyor; yetişkin yaşamındaki en güçlü ilişkilerden birini, birbirini seven ve hiçbir zaman romantik bir ilişki içinde olmayacak insanlar arasındaki dostluğu konu alan bir dizi.
Everett’in /Sam karakterini canlandırıyor) performansı dizinin merkezinde yer alıyor ve karakterin ikinci sezondaki akışı yine mükemmel ve yerinde detaylara sahip. Ancak ilk sezonda olduğu gibi dizinin gizli silahı yine Jeff Hiller. Performansı canlılıkla dolu ve diziyi olağanüstü kılan da onunla Everett arasındaki etkileşim.
I’m a Virgo / Amazon Prime
Boots Riley’nin I’m a Virgo adlı dizinin, ideolojisi ilkeli olduğu kadar hayal gücü de oldukça geniş ve bu uyumsuzluk, diziyi daha da izlenir hale getiriyor.
The Curse / Henüz bir platformda yok
Bu kapkara komedinin Nathan Fielder ve Benny Safdie’nin çarpıcı yaratımlarının muhteşem bütünlüğüne sizi hazırlayabilecek hiçbir şey yok. Buna utanç verici komedi diyebiliriz ve bunu işkence olarak kabul edebiliriz. İzlemesi çok kolay olmayan bu dizi, herkes için farklı bir duyguyu ortaya çıkarıyor bence. Alışılmışın dışında olduğu kesin.
Dizi sizin için izlemesi karışık ve anlamsız gelirse, Nathan Fielder’ın bir önceki işi The Rehearsal’a da göz atmanızı öneririm. Kafanız daha da karışsın ama bu ekibin ortaya çıkarmak istediği şeyi anlamaya yaracağına inanıyorum.
Blue Eye Samurai / Netflix
Blue Eye Samurai yılın çarpıcı dizilerinden, hiç şüphe yok. Animasyon dizi, 17. yüzyıl Japonya’sındaki aksiyon, romantizm ve saray dramını bir araya getiriyor. Blue Eye Samurai, intikam peşinde koşan savaşçı Mizu’nun, korunaklı ama inatçı prenses Akemi’nin ve etraflarındaki hizmetlilerin, akıl hocalarının ve yoldaşların ilgi çekici portrelerini anlatıyor. Blue Eye Samurai; öfkenin, hırsın, şefkatin ve arkadaşlığın sınırları hakkında giderek daha karmaşık ve düşündürücü bir hikaye varıyor. Ve bunu ustaca yaptığı için de muhteşem görünüyor.
The Last of Us / Blu TV
Bayıldığım bir dizi değildi ama çok konuşulduğu için listeye eklememe karar verdim.
Video oyunu uyarlama laneti bu dizinin de yakasını bırakmıyor bence. The Last of Us, her zaman için bir video oyunundan çok bir mini dizi gibi hissettiriyor. Pedro Pascal faktörü de mevcut. Uyarlamanın kaynak materyalinden sapmaları var; özellikle de Murray Bartlett ve Nick Offerman’ın başrol oynadığı üçüncü bölüm “Long, Long Time” bu yılın en iyi bölümlerindendi benim için.
Aşağıdakileri de cebe ekliyorum ve yılı şimdilik kapatıyorum.
A Small Light,
Poker Face / TVPlus
Jury Duty,
The Other Two,
Only Murders in the Building, / Disney Plus
Platonic,
The Gilded Age (2. sezon), / Blu TV
A Spy Among Friends,