Bahar mı, kış mı bu şehrin ruhu? Yılbaşı marketleri konusunda çok şenlikli olduğu için (ya da öyle bir intibası olduğu için) kış çocuğu mualemesi görüyor olabilir… Ama ben bi’ de baharda görmek için sabırsızlanıyorum. Benim hissettiğim, şehrin ruhu güneşli ve azıcık serin bahar ayları tadında.
Kar ve soğuk hava da çok yakışıyor o ayrı.
Aşağıda Aralık 2023’deki Viyana seyahatimden kısa notlar var. Bir rehber ya da şehir hakkında bilgilendirici notlar yer alıyor diyemem. Galiba yüksek doz soğuğun da etkisiyle, listemdeki çoğu mekana yeterli zamanı ayırmadım. Olanı + biteni + listeme bi’ heves eklediğim yerleri paylaşıyorum.
Viyana’ya Giriş
Ben Viyana’da dolu dolu iki gün geçirdim. Yarımşardan da bir günüm daha vardı. 1 ya da 2 günümün daha olmasını isterdim. İşin içine müze girince, günün büyük bir kısmı orada geçiyor ve geriye az bir zaman kalıyor.
Havalimanından kalacağınız yere ulaşmanın toplu taşıma kullanarak çok kolay olacağını düşünüyorum. Metro + tren ağı güzel. Benim kaldığım yer şehrin merkezinden “uzaktı” ama mesafeler az olduğu için yarım saat gibi bir sürede vardım.
Viyana’da Takılmaca / Yeme-İçme Notlarım
Viyana’ya varmadan önce mekan konusunda yaptığım araştırmalar sonucu, şehirde son yıllarda açılan mekanlardan + şeflerden büyük bir heyecan duydum.
Potansiyelinin yüksek olduğu enerjisi hissede hissede gittim şehre. Kendime göre de haksız çıkmadım. O olmazsa olmaz turistik mekanların dengeleyicileri olarak listemde olmalarından mutluluk duydum.
Başlıyoruz!
**Mekanların üzerine tıklayınca Google harita açılıyor**

Şehre vardığım ilk saatlerde, rezervasyon konusunda bir tek o saati de bulduğumdan ötürü, bavullarla Figlmueller’in (1905’de açılan, meşhur şinitzel ve patates salatası yapan restoran) kapısını çaldım. İki şubesi var. Nereden rezervasyon yaptırdığınıza dikkat etmenizi tavsiye ederim. Ve evet eğer gidip denemek istiyorsanız, mutlaka rezervasyon yaptırın. Kapıda sıra bekleyerek içeri girme seçeneği yorucu görünüyordu.
Eğer dikkat ediyorsanız diye not düşeyim; dana etinden yapılan şnitzel sadece Figlmüller Bäckerstraße şubede mevcut. Menüde sebze ağırlıklı seçenekler de var. Kaba tabirle mercimek yemeği olarak söyleyebileceğim alternatifler var.
Güzeldi yemekler, ne diyeyim. Ölüp bitmedim ama.

Otelden bu mekana kahvaltıya diye çıkmamıştık ama olaylar şöyle gelişti. No Panic Coffee listemdeki mekandı ama buranın da iki şubesi varmış meğerse ve benim listeye eklediğim o kocaman yerde sadece kahve varmış. Diğer üç masalı şubede kahvaltı seçeneği mevcut.
O yüzden civarda ne var ne yok diye bakınırken Vollpension’a denk geldik. Eski bir ruhu var mekanın ama menüdeki “Small Breakfast” iş görür. Şakşuka’sı da iyiydi. Diğer yerlerde nasıldır bilmiyorum ama burada Eggnog denemenizi tavsiye ederim.
Biraz yürüyüşşşşşş. Oh, soğuk hava yüzüme yüzüme.

Geleneksel bir Viyana kahvesi, daha iyileri vardır diye düşünüyorum ama ortam keyifli, o insan gürültüsünü + tabak çatal sesini böyle heybetli mekanlara çok yakıştırıyorum.
Wiener Melange de içeyim tam olsun.
Sıradaki mekana geçmeden önce araya bir müze sıkıştırdım.

Burasının kalbimde yeri ayrı, akraba kontenjanının konuyla ilgisi olabilir ama bagel, kruvasan, ekmek, kahve konusunda da bi’ ziyareti hak ediyorlar.
Aklım hala somonlu bagel’da.
Akşama opera var. Saati gelene kadar merak ettiğim bir bara doğru yolculuk başlıyor.

Menüsüyle kalbimi çaldı. Biz gittiğimizde şansa yer bulduk ama rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim.
Yediğim içtiğim her şey güzeldi. Ortaya paylaşımlı bir şeyler alacaksanız soya soslu Brüksel Lahanası’nı tavsiye ederim. Galiba her şeyi tavsiye ederim. Şarap menüleri de çok geniş.
İçtiğim Vermouth Tonic de süperdi.
İşimiz var, kalkıyoruz mekandan.
OPERAAAAAAAAAA ( bu kısmı aşağıda ayrıca anlatacağım)

Evet, hava soğuk, o yüzden otele yakın seçimler yapma zamanı. Kruvasan, marmelat, tereyağı, yumurta eşliğinde bir kahvaltı için uğrayabilirsiniz.
Tabii ki burası da sabahın 08:30’dan itibaren kalabalıklaşmaya başladığı için zar zor yer bulduk.
Biraz yürüyüş ardından da mini bir kahve molası için istikamet kaffemik.

Pek çok arkadaşımın tavsiye ettiği, okuduğum notlardan gitmek için heyecanlandığım bir yer.
Güzel kahve, lezzetli atıştırmalıklar mümkün. Mekan küçük, soğuk havada sığınayım diye giderseniz yer bulamayabilirsiniz. Olsun ayakta da takılmak mümkün.
Müzeye gidiyorummmmm.
Müzeye gidene kadar karşıma çıkan yılbaşı marketlerine bi’ bakındım.
Yoruldum, Kunsthistorisches Museum Wien / Viyana Sanat Tarihi Müzesi çok büyük ve çok görkemli.
Müzeden çıkış zamanı geldi. Bahçesine kurulan yılbaşı pazarında takıldıktan sonra, şehrin en büyük ve en iyi yılbaşı pazarına doğru gidiyorum. Rathausplatz! Bu işin kralı bence.
Daha önce hayatımda, küçük-ufak olanları saymıyorum, yılbaşı pazarına gitmemiştim. O yüzden Viyana’da bile olsa, bu işin doğrusunu bulana kadar uğraştık. Diğer pazarlardaki çoğu stant yağmurdan ötürü açılmamıştı.
Rathausplatz benim için tamam, pazara ilk girdiğimiz yerde korunaklı bir alan bulduğumuz için sıcak şarabı kaptık. Köşemize çekildik. Ama bir şeyler yemek lazım.
Yiyecek için stantlara dağıldık. Orijinal ismi Omas Krautfleckerl ile tanıştım. Erişte ve beyaz lahana ile yapılan şahane bir yemekti. Sonra sosis + patates + turşu alalım derken hava bi’ bastırdı. Doğanın ortasında kalmış gibi biraz zor koşullarda, azıcık da kaba bir şekilde, yemeğimizi yedik ve pazarın geri kalan yüzde yetmişini göremeden kendimizi sıcak bir mekana zor attık. Acıklı bir hikaye işte.
Mekana girdik, sıcak bir şeyler içtik, parmaklarım hala ısınmamıştı.
İçinde bulunduğum gün Viyana’daki son akşam o yüzden yenilmek yok. Otele gidip, azıcık dinlenip, yemek için dışarı çıkmaya hazırım.
Böyle yerleri çok seviyorum. Büyük, kalabalık, lezzetli, denenecek çok şey var… Rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim.

Burası da kalbimde ayrı bi’ yere sahip. Menü komple denenebilir. Roll, sebzeli seçenekler, taco’lar, tatlılar… Gözünüzü kestirdiğiniz pek çok şeyi bence rahatça deneyebilirsiniz.
Rezervasyon öneririm.
MÜZELER

Skorum kötü ama ne yapayım gün sayım azdı. İki müze var bende. Biri Viyana Sanat Tarihi Müzesi (Giriş 21 euro ama parayı hak ediyor, içindeki kafede oturmadım, müzeye giriş kuyruğundan daha uzun bir kuyruk vardı) var diğeri de Leopold Müzesi. Burası da kalbimi aldı götürdü. Yanlış hatırlamıyorsam giriş 17 euro.
Belvedere Museum‘u da bahçesinde vakit geçirerek gördüm. Sayılmaz tabii.
OPERA
Viyana ile ilgili belli başlı yazılı olmayan kurallar var elbette. Geleneksel Viyana Kahvesi, Şnitzel ve operaya ucundan kıyısından dahil olmak. Başka neler var daha?

Seyahata gitmeden bir hafta önce Viyana Devlet Operası’ndan gün ve saat açısından uygunluğu olan bir operaya biletimi aldım. Biletler çok pahalı. Salon çok büyük. Arkalarda 17 Euro’ya bulduğum için kendimi şanslı hissettim.
Fakat, bu şans gözlerimi kör etmiş. Meğerse bileti alırken “audio only” imiş. Yani sadece ses var. Bu nota inanmadım tabii ki. Neyse “sadece dinlerim, opera binasını görürüm yeter” diyip tesellililer sundum kendime.
Beni attıkları yer gerçekten de insanda dinleme motivasyonu bile bırakmadı. Asla mı bir şey görünmez ya! Oraya o bileti satmak! Önümde ekranlar var, oraya yansıtırlar diye düşündüm bi an ama tabii ki altyazılar geçiyordu sadece. Bana keyif alacağım hiç bir şey bırakmadılar. Homurdana homurdana binadan çıkmayı tercih ettim. Hani halk içindi!
Listemde yer alan o gidemediğim mekanlardan mini liste
**Aşağıdaki listeye bakıp “ee zaten iki günde buralara gidemezmişsin” demeyin olur mu, Google Maps’e alternatifli mekan eklemeye bayılıyorum.
Das Lokal im Hof
The Good Coffee Society 1020
Heunisch & Erben
Zur Herknerin
No Panic Coffee
Balthasar Coffee Bar
Öfferl – Brote mit Charakter
1516 Brewing Company
Cozy Joe
Kikko Ba
O Boufes
O.M.K 1020
Mochi (yukarıdakinden farklı)
Bitzinger Sausage Stand
If Dogs Run Free
Beerlovers
Bruder – Küche & Bar
Cafe Central
Joseph Brot
Ulrich
Jonas Reindl Coffee Roasters
Schnitzel Wirt
Cafe Natural Winebar Espresso
Wolfgang Coffee
Loup Garou
CoffeePirates
Das Augustin
Leo’s Sausage Stand