Un, maya, tuz ve şeker.
Bu birleşimden doğan hamurun, küçük yuvarlaklar halinde sıvı yağda kızartılmasına Lokma deniyor, bildiğiniz üzere. Şerbeti var bir de.
Pratiktir, lezzetlidir ve taze taze nefis gider. Lokma için söylenebilecek pazarlama kelimeleri de bu eksende dönmekte. “En Çıtır Lokma Burada”, “Leziz Lokmalar İçin Sayfama Beklerim”, “Her Zaman Taze”…
Peki, evde yapılan veya sokak satıcısından ya da şerbetli tatlı satan dükkanlardan aldığımız ve gerçekten de özellikle “pratik” şekilde yapılıyor oluşuyla gönüllere giren lokmanın, şimdilerdeki pazarlama stratejisi ve gidişatı sizi de şaşırtmıyor mu?
Lokmanın hedef kitlesi bence her zaman için “herkes” ama şimdi ona katılmaya çalışılan o modern yorum bu herkes tanımını daraltmaya itiyor ya da bir alt kategoride yeni başlık oluşturuyor.
Geçtiğimiz yaz Akaretler’de açılan Lokmata isimli dükkanla başlayan bu lokmacı serüveni (modern kutularda sayılı adette lokma satmaktalar. İşin içine çikolata dolgusu gibi güncellemeler de giriyor) 2019’un ilk aylarından itibaren her yerin lokmacı olmasıyla “hızlı” bir şekilde ilerlemekte.
Yine, yepyeni bir pazarlama stratejisyle geleneksel bir lezzetin “modernleşmesini” izliyoruz, çok heyecanlı. Ürün aynı (kısmen) ama izleyici yeni (kısmen). Bilinen bir ürünle yeni bir kitleye ulaşmanın adımlarına gelecek olursak…
Lokma artık yalın ve pratik değil
Modernleşmeye giden yolda lokmanın ödediği bedele döndü bu iş. Geride, kızartılmış o çıtır hamuru bırakmakla kalmadı, pratikliği de elinden alındı. Lokmayla ilgili bir yazı yazmaya hazırlandığım için, geçtiğimiz günlerde Bağdat Caddesi’nde yer alan “Churro vs Lokma” isimli dükkana gittim. Al-götür mantığı yapıp, lokmamı hemen alıp çıkarım diye düşündüm lakin masaya oturmadan hemen kasaya gidip sipariş verdiğim için müşterilerine sundukları minimum ve maksimum bekleme dakikasını da görmemiş oldum.
Toplamda önüme gelecek 6 adet lokma için yoğunluk varsa beklemem gereken süre 25 dakikaymış. Genel konuşuyorum, yemek için beklenir, bir de gerçekten beklemeye değeceğine inandığım bir şeyse heyecanla beklerim.
Ama bu o değil. Lokma gibi pratikliğiyle hafızalara kazınmış bir tatlı için yeni bir öğreti sunmak ve karşılığında 25 dakika bekleyeceksin demek bence doğru bir strateji değil. Yine de yolunuz açık olsun.
Çikolata Yatağında Küçük Kızarmış Hamur Topları
Eğer yenilenme söz konusu ise lokma kelimesi de çoktan arkada bırakıldı denebilir. Derin yağda kızartılmış bir hamur tatlısının içine fındık kreması ya da çikolata dolgu sıkıp, üzerine de tekrar çikolata sos dökünce başlıktaki gibi yeni bir söyleme bürünmeli bence. Lokma demek “demode” kalıyor bu açılıma.
Gerçi lokmacı dükkanlarına verilen isimler de oldukça modern ve dışa dönük. Mesela;
“Şımarık Lokma”, “Lokmades”, “HOB Lokma”, “Lokmama”…
Lokmanın Yeni Mesaj Kaygısı
Yeni nesil bir lokmanın elbetteki yeni bir mesaj kaygısı da olur. Lokmayı yeniden pazarlamak için ürünün doğal ortamından tamamen farklı bir çizgi oluşturulmakta. Ve bence yine aynı lokma, tıpkı Asmalı Konak dizisinin ilk bölümünde Bahar’ın Seymen’e dediği gibi;
Bizim oralardan mı bunlar? Ben evimi özledim ama evim neresi bilmiyorum
diye bağırıyor.
Modernleşmekten ziyade bu ürünü kimse daha önce bilmiyormuş ve hiç yememiş gibi yapılıyor. Lokmayı Avrupa’ya pazarlamak için yola çıktıysak bence temiz adımlarla ilerlemeye devam ama tanınmaz hale gelen bu yeni nesil lokma için neden böyle bir strateji seçildi anlamak zor.
2016 yazında Atina’ya gittiğim zaman tıpkı şu an konuştuğumuz konsepte sahip Lukumades ile tanıştığımda “Lokma için güzel bir yorum” demiştim. Bu uyarlama, yukarıda da dediğim gibi Avrupa pazarı için doğru bir yol olabilir ama Türkiye için çerçeveler daha farklı belirlenmeliydi bence.
Lokmanın özü es geçilmeden ilerlenmeliydi diye düşünüyorum. Sade, taze ve çıtır çıtır hali cepte dursun ve bir şeyi kamufle etmek için de üzerine çılgınca sos dökülmesin.
Zaten kayış koptu, çılgın gibi lokmacı açılıyor ülkemizde, buradan da lokmacılar odasına sesleniyor değilim, “ben çikolatalı lokma sevmiyorum o yüzden bu yazıyı yazdım” hiç değilim sadece “keşke olaylar daha farklı gelişseydicilerin” yanındayım.
Bununla bir şey aradığımda bununla karşılaştığımıza sevindim.
–