KURTULUŞ’UN UĞRAK NOKTANIZ OLABİLECEK İKİ MEKANI
Gün içerisinde ofis muamelesi yapabileceğiniz mekanlar aynı zaman da.
Hem çalışın hem de bir yandan kahvenizi yudumlayın. Oh, ne tatlı!
Bu tatlı hayata katılmak için yolunuzu Kurtuluş’a çevirmeniz yeterli. Gün içerisinde bilgisayara kapanıp keyifli bir şekilde çalışmak isterseniz ilk durağınız Kot Sıfır olsun. read more
Daha yazıyı yazmadan başlığı atığım için, giriş cümlesi bulmakta zorlanıyorum şu an.
Peki, neden “Starbucks’a neden gitmeliyiz?” başlığı karşıladı sizi? Geçmiş fotoğrafları temizlerken, karşıma çıkan Starbucks’da çekilmiş kareler yüzünden olmuş denebilir.
Sandviçler, kahveler, rahat koltuklar… Hep bi’ orada geçmiş, geçtiğimiz aylar.
İnanılmaz manevi bir duygum olmamasına karşın, bence güzel bir iletişim kurduk gizliden gizliye.
Benim gözümde artıları şöyle; read more
BURGAZADA’DA YEMELİ İÇMELİ BİR GÜN
O tıklım tıklım vapuru saymazsak, ada olayı ne kadar da şahane bir şey. Yeşillikli, denizli, yeme içmeli oldukça keyifli bir paket program.
Denize girme kısmına daha dahil olamadım ama şehirde kalmaya devam ettikçe arka taraflardaki koyları ziyaret edebilirim. Şimdilik yürüyüş, bisiklet, oturup manzara seyretme bir de tabii ki yeme içme kısmındayım ve Burgazada’dayım.
Beşiktaş, yeni mekanlar konusunda, (tabii benim gözlemlediğim), diğer semtlerin hızlı değişimine hiç kulak asmadan, emin adımlarla ilerliyor.
Bence, yenilenmeyi ve kararında bir değişimi de en çok Beşiktaş hak ediyor. Özellikle yemek konusunda Beşiktaş kitlesine, doğru bir iletişim ve menüyle ulaşıldığı zaman, çok iyi geri dönüşler olabileceğini düşünüyorum. O yüzden yaşasın değişim!
Tabii değişim var, değişim var. Mesela, Beşiktaş’ın en yeni mekanlarından Gastra bu değişime olumlu anlamda katkı sunan yenilerden. Dört katlı (belki de 5 katlıdır ) şahane bir binada hizmet veren Gastra, lezzet konusunda gerçekten memnun edici davranıyor. Fiyatlar da o lezzete göre, uygun sayılabilir.
“Atina’da nerede deniz girilir?”
Cevap, Atina’da kaldığınız zaman dilimine göre değişir elbette.
3-4 günlük Atina seyahatiniz sırasında, günü birlik bir ada gezintisi yapmayı planlıyorsanız benim önerim Aegina adası (Egna ) olacak. Aegina adasına feribotla aşağı yukarı 1 saat süren yolculuk sonrası ulaşmak, denizi uzaklarda aramamanıza sebep olacak.
GAYET GÜZEL BİR HAMBURGERCİ; BİBER BURGER
Biber Burger’i uzun süre neden inatla denemediğime anlam veremedim ve bu pişmanlığın üzerine minnoş bir burgeri hop diye götürdüm.
Ooo çeşit çeşit, gel ben yeni ye diyen alternatifli burgerler can yakıyor resmen.
180 gr et, leziz ekmek, çeşidine göre başarılı soslar, taze yeşillikler. Bir de servisleri çok düzgün. Çalışanlar konuya ve yaptıkları işe hakim, çok belli. E bu da daha mekana girer girmez güzel bir güven hissi oluşturuyor.
Not: Biber’in burgeri konusunda arkadaşlarım ikiye bölünmüş durumda. Bir taraf, Beşiktaş’ta bir hamburgerci için olması gereken lezzette derken, diğer taraf ise “çok bozdu çok” demekte. Öyle, bilginize. read more
Galata Kulesi’nin ayağında yer alan Kiva, yöresel yemekleriyle uzun zaman boyunca favori mekanlarımın başını çekmeye devam etti. Yeni ve keyifli mekanların iyice artmasıyla, Kiva gözden uzak kalmaya başladı ve ayrılık da kaçınılmaz oldu. (Ki Galata Kulesi’nin orada yer alan Kiva’nın kapandı haberini de not düşeyim.)
Ama özlediğim tek şey Kiva’nın yemekleriymiş o da ayrı, Galata Kulesi’nin etrafındaki o yoğunluk ve karmaşa hiç cazip gelmeyeceği için aramızdaki özlemi daha da artırmak isabetli olacaktı.
KURUFASULYE, KAVURMA, PİLAV: TARİHİ KALKANOĞLU PİLAVCISI
Ara sokaklardaki lezzetlerin doyumsuzluğu hala ana caddedekilerle kıyaslanamayacak kadar çok iyi. Onlara denk gelmek de tam bir mutluluk sebebi. Mutlu eden yerlerden biri de Tarihi Kalkanoğlu Pilavcısı. İşletmecileri beş kuşaktır bu işi devam ettiriyor. Menülerinde sadece üç şey var. Kurufasulye, Kavurma ve Pilav. Pilavın doyumsuzluğu her şeyi ezer geçer bu arada. Bu üçünün olduğu karışık bir tabak ve yanına istenen hoşaf ya da cacık damağınızın bayram etmesine sebep oluyor. Gerçekten çok iyi. Özenilerek yapıldığı da çok belli. Kaşık kaşık yiyesiniz geliyor.
İstanbul’un sevdiğimiz semtlerine yapılan tüm yeni dokunuşlara açığız. Hemen suyunu ve tadını çıkarmaya da aynı şekilde. Ufak değişimlerin semtlere getirdiği hareketlenmelerin tadını tam çıkaramadan, garip kalabalık kitlelere teslim olan semtler olsa da, bazıları en şahane haliyle yanı başımızda yer almayı sürdürüyor neyse ki!
Son zamanlardaki tatlı değişimiyle daha modern ve keyifli bir yer haline dönüşen Arnavutköy’ü öpücüklere boğmak isteyen peşimden gelsin.
Akşam balık yemeye değil de, gündüz çaylı, kahveli, pizzalı, tatlılı oturmaya gitmeye bayılıyorum. Mesela nerelere gidiyorum? read more
Atina için çılgınlar gibi heyecanlı olmamın sebebi elbette ki yemekler, yemekler ve yemeklerdi.
Tarih, deniz ve güneş de devreye girdi ama yemekler kadar olamadı tabii. Tamam, tarih biraz öne geçti denebilir.
Neyse, ben yine ilk kez gideceğim bir şehre yolculuk öncesi hazırlık yapmadım ve oralarda deli gibi “çalıştım”(allah başka dert vermesin). Yeme – içme mevzusunun o şehre gittiğimde şekillenmesini daha çok seviyorum, şimdilik de fena gitmiyor.
İşte o “fena” olmayan listede aşağıdaki minnoş mekanlar var. Çoğu sokak lezzetlerinden oluşmakta. İyi ki de öyle. Yemek kısmına gelene kadar, giriş – gelişme -sonuç şeklinde ilerleyeceğim. Haberiniz olsun!
KAPTA SOUPASTA ARTIK NİŞANTAŞI’NDA!
İyi ki de Nişantaşı’na açıldı! Yemeklerini uzun zamandır denemek istediğim Kapta Soupasta, nihayet yakınlara bir yerlere açıldı ve mideler bayram etti.
Salata, makarna ve çorba. Çeşitler belli. Çorbaları çok iyi, salatalarına da bayıldığımı söyleyebilirim. Makarnayı en sona bıraktım çünkü hiç bir zaman makarna insanı olmadım. Olursa yerimciyim. Kapta Soupasta‘daki de gayet iyiydi. read more
Evet, Türkiye’de uygun fiyatlara tatil yapıp, güzel yemekler yemek için kırk takla atmak gerekiyor ya işte, Vedat Milor da güzel özetlemiş son durumu.
Hürriyet’de yayınlanan “Güneyde bir ton para dökeceğime Avrupa’ya giderim” başlıklı yazı;
Bu yaz güneye inmeyeceğim. Akdeniz ve Ege çok sıcak. Ayrıca fiyatlar benim gücümü aşıyor. Kıskançlık, haset, gaddarlık ve bel altı vurma özellikle son yıllarda geçer akçe olmuş durumda.
Yazın Akdeniz ya da Ege tatili planlıyor musunuz? Datça, Fethiye, Bodrum, Gümüşlük, Alaçatı, Marmaris, Çeşme, Kaş ya da Kalkan… read more
İSTANBUL’DA BİR ANTAKYA SOFRASI: ET EKMEK SALÇA
Antakya ve Antakya yemekleri şu dünyadaki en güzel şeylerden herhalde. İlk gidişimin üzerine tekrar tekrar gitmek için zaman kolladığım şehir, yemekleriyle olduğu kadar sokaklarıyla da kalpleri yakıyor elbette.
Neyse bir gün yolunuzu mutlaka düşürün ve o bahsi geçen Antakya yemeklerini yerinde götürün, tüm gün tok karnına sokaklarda dolaşın. read more
“Ekmeğimizin Peşindeyiz!” mottosunun da gereği olarak ekmek konusuna daha fazla ilgi gösterdiğim ortada. Yemeyi de, yemeyip yanında yatıp koklamayı da, fırın önünden geçerken mest olmayı çok seviyorum.
Özellikle son zamanlarda hızlıca yayılan Artizan ekmekçilerle doruklara çıktığımı söyleyebilirim. Ekmek ve fırın ürünleri için favori adreslerim mevcut ama listeyi çoğaltmak adına canım ciğerim arkadaşlarım arasında kamu oyu yoklaması yaptım. İşte ekmek ve fırın konusunda onların favori adresleri, biraz da gerekçeleri! read more
Zapata Bakery
Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olduğunu çok kez söylesek de bıkmıyoruz. Akşam oldu mu, sabah olsun da kahvaltı edelimcilerdenseniz özellikle Zapata Bakery’yi ziyaret etmelisiniz. Kadıköy’de lezzetli kahvaltıların sevilen adresi Zapata, şimdi bir de Şevki Bey Sokak’a konuşlandı. Üstelik birçok değişiklik, yenilik eşliğinde, ferah ve şık bir atmosferde! read more
Başlık “Sevdiğim mekanların sevmediğim yanları” olsa da, bu yazıyı yazma amacım aslında, içimde kalacağına fooduristik.com’da kalsın gibi bir şeydi tabii. Yazdıkça da mekanlarla yaşadığım sıkıntıların çoğunu sevdiğim mekanlarda yaşadığımı fark ettim. Gitmeye yine devam ettiğim ya da artık muhabbetimi kestiğim mekanlardan bir demet var karşınızda!
